GERHART HAUPTMANN:(1862 Obersalzbrunn/Silezya-1946 Agnetendorf):
Alman oyun yazarı, romancı ve şair; Alman natüralist tiyatrosunun en önde gelen adı. Breslau'da heykeltıraşlık öğrenimi gördü, Jena Üniversitesi'nde hukuk okudu, edebî natüralizmi üstünde büyük etkisi olacak Darwincilik'in temsilcilerinden E. Maeckel'le tanıştı, Roma'da (1883-84) heykeltıraşlık öğrenimine devam etti, Berlin yakınlarında Erkner'e yerleşti, Berlin edebiyat çevrelerine girdi, "Durch" adlı, sosyalistlerin, bilim adamı ve yazarların yer aldığı derneği giderek, kendini gününün siyasal felsefi akımları içinde bulundu, Marx ve Engels ile İbsen ve Zola'nın yapıtlarıyla tanıştı, "kararlı natüralizm"i savunan Holz'un desteklemesiyle oyun yazmaya başladı; sansürden ve ticari kaygılardan uzakta tiyatro yapmayı amaçlayan Freie Bühne'yle (Özgür Sahne) uzun yıllar sürecek işbirliğine girdi, 1901'de Almanya'nın en önde gelen oyun yazarı düzeyine ulaştı; oyunlarıyla birlikte ABD'ye gitti (1894), kışlarını Italyan Riviera'sında, yazlarını Hiddensee Baltık Adası'nda, baharları da Silezya Dağları'nda yaptırdığı evinde geçirdi; oyunları eski başarı çizgisini yitirmeye başladı, 1905'te Oxford Üniversitesi onur doktorasıyla payelendirildi, 1907'de Akdeniz gezisine çıktı, Yunanistan'a uğrayışı Dionysoscu tragedyaya dönüşü getirdi, 1912'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı, I. Dünya Savaşı sırasında pasifist bir tutumu benimsedi, siyasal etkinsizlikte karar kıldı, Weimar Cumhuriyeti'ni destekledi, Üçüncü İmparatorluk sırasında ülkesinde yaşamayı yeğledi, 1942'de Naziler tarafından bütün oyunlarının basılmasıyla ödüllendirildi, 1945'te çok yakınlık duyduğu Dresden kentinin yerle bir olmasından sonra melankoli ve karamsarlığa büründü. Oyunlarıyla Almanya'da olduğu kadar, dünyada da natüralizmin temellerini atmış olan Hauptmann'ın yazarlığı iki yönelim gösterir; Birincisi, İbsen ve Zola'nın etkisinde, Holz'un başlattığı "kararlı natüralizm"akımı içinde yer alan, Frei Bühne'yle (Özgür Sahne) ile işbirliği yaptığı, ilerici ve eleştirel gerçekçi oyunları kapsayan, natüralizmin sahne, diyalog, kişi ve çevre ilkelerine özen gösteren oyunları kapsayan evredir: Alman tiyatrosuna natüralizmi getiren ve kömür işçilerinin çetin yaşam koşulları üstüne bir oyun olan Der Sonnenaufgang (1889, Gün Doğarken) kendini gerçekleştiremeyen burjuva evlilik ilişkilerini işleyen Einsame Menschen (1891, Yalnız İnsanlar), sanatçının yaşamdaki sorunlarını burjuvazi ile çatışmasını ele alan Kollege Crampton (1892, Krampon), en ünlü ve en güçlü oyunu olan ve 1844'te Silezyalı dokumacıların kendilerini sömürenlere karşı ayaklanmaları yanı sıra, ilk kez emekçileri oyun kahramanı olarak veren Die Weber (1893, Dokumacılar), düzyazılı natüralist sahneler ile koşuklu gizemsel sahnelerin bir arada yer aldığı Hanneles Himmelfahrt (1893, Hannele Göğe Yükseliyor), küçük taşra kenti törelerini taşladığı kadar, yozlaşmış üst sınıftan insanlara karşı alt sınıftan insanların mücadelesini uyanık bir çamaşırcı kadın örneğinde veren Der Biberpeiz (1893, Kunduz Kürk), öz yaşamsal çizgiler taşıyan ve kökleri hak geleneğine uzanan gerçeküstücü öğeler içinde bir sanatçının yaratıcılık gücüyle ilgili tragedyasını bir perdelik oyunu olarak veren Die Versunkene Glocke (1896, Batık Çan), Alman Köylü Savaşı ekseninde dinsel bağnazlığa sert bir saldırı olan Fiorian Geyer (1896), kendi istemleri dışında dış koşullara yenik düşen insanları veren Fuhrmann Henschel 1898, Arabacı Henschel ile Rose Bernd (1903, Yedi Köyün Zeynebi), sınıflar arasında yer alan çatışmayı, küçük dünyalar içinde örneklendiren Der rote Halin (1901, Kırmızı Horoz), bir ailenin trajik çöküşünü anlatan Das Friedens fest (1890, Barış Kutlaması), öbür natüralist oyunlar olan DieJungfern vom Bischofsberg (1907, Bischofsbergli Genç Kızlar), Die Ratten (1911, Sıçanlar), savaş sonrası dünyayla uyum gösteremeyen bir savaş emeklisini gerçekçi bir oyun içinde işleyen Herbert Engelmann (1924), ciddi bir oyun olan Micheal Kramer (1900) ve gerçekçi bir tragedya olan Dorothea Angermann (1926). Hauptmann'ın ikinci yönelimi toplumsal yaklaşımdan çok psikolojik yaklaşımın ağır bastığı natüralist oyunlarının kendi yaşamsal deneyimleri doğrultusunda bir eğri çizerek, kendi bireysel çelişmelerini insanın varoluşunun trajikliği biçimde yorumlayan oyunları ile gizemsel bir dünya içinde romantik ve simgesel oyunlar haline gelmesidir: Gerçeküstücü öğeler içinde bir sanatçının yaratıcılık gücüyle ilgili tragedyasını bir pericilik oyunu olarak veren Die Versunkene Glocke (1896, Batık Çan); "modern Lear" olarak nitelendirilen Vor Sonnenuntergang (1932, Gün Batarken), siyasal etkinsizliği, Aztek İmparatorunun Ispanyol işgalcilere karşı pasifizminde veren Der Weisse Heiland (1912, Beyaz Kurtarıcı), Shakespeare'in Fırtına'sına dayanan Indipohdi (1922), Hamlet'e bir ön oyun olarak yazdığı Hamlet in Wittenberg (1935, Hamlet Wittenberg'de), yine Shakespeare ile Strindberg bilgisini gösteren Schluck und Jau (1900, Schluck ile Jau), Boccacio'nun aynı adlı yapıtına dayanan Griselde (1909), ortaçağ efsanelerini ele alan Kaiser Karl Geisel (1908), simgesel bir oyun olan Der arme Hainrich (1902, Zavallı Heinrich), yeni-romantik bir oyun olan Ulrich von Lichtenstein (1939), romantik bir perdelik oyunu olan Die Tochter der Kathedrale (1939, Katedralin Kızı), tek perdelik oyunu benzeri oyunlar Veland (1925), Elga (1896), Und Pippa Tanzt (1906, Ve Pippan Dansediyor!); Dionysoscu tragedya özellikleri içinde son dönem karamsarlığını yansıtan oyunlar Der Bogen des Odysseus (1907, Odysseusun Yayı) ve Die Atrieden Tetralogie (1941-47, Atrius Dörtlemesi: Iphegenie in Aulis, 1943, Iphegenie Aulis'te; Agamemmons Tod, 1942, Agamemnon Ölümü; Elektra, 1947: Iphegenie in Delphi, 1941, Iphegenie Delphoi'da); Özgürlük Savaşı'nın 100. yılını kutlamak için 1. Dünya Savaşı arifesinde yazılmış bir oyun olan Festspiel in deutschen Reimen für die Jahrhundretsfeier der Befrei ungskrieg (1912, Kurtuluş Savaşı'nın Yüzüncü Yıl Kutlaması İçin Alman Ölçüsüyle Yazılmış Şenlik Oyunu).
Die Weber, THE WEAVERS ya da DOKUMACILAR (1892):
Beş perdelik natüralist drama.
1892'de yazılmış 1893'de sahnelenmiştir. 1844'de Silezya'daki dokuma işçilerinin tutkulu başkaldırısına yönelik bir anıştırmadır ve Endüstri Devrimi'nin insani olmayan yönlerini göstermek bakımından da hayli güçlü ve gerçekçi sahneler içermektedir. Doğalcı oyunların en dikkat çeken ve insancıl olanlarından biri sayılmaktadır. Oyun sahnelendikten sonra Alman yetkililer ya da iktidar sahipleri tarafından sakıncalı bulunmuş ve ilk gösteriminden sonra da hemen yasaklanmıştır. Silezya doğumlu Hauptmann, babasının kendisine anlattığı devrim hikayelerinden etkilenerek yazdığı oyununda, oldukça canlı ve inandırıcı oyun kişileri yaratabilmiştir. Eserde, güçle çalışan dokuma tezgahlarının peyda olması ile açlıktan ölecek duruma gelen ve hattâ bu nedenle ölen dokumacıların ve ailelerinin, sözünü ettiğimiz sebeple, devrimci diyebileceğimiz bir karşı harekette bulunmak zorunda kalmalarının hazin hikayesi anlatılır. Bir asker eskisinin kendilerini ortak bir protesto hareketine davet etmesi ile işçiler ayaklanarak, burnundan kıl aldırmayan, işçileri ezen ve küçük gören, işveren Dreisigger'in şahane evini yağmalamaya girişirler, hattâ ayaklanmayı bastırmaya yeltenen bir grup silahlı askeri de etkisiz hale getirirler. İroinik olarak görülebilecek bir nokta ise; geleneği ve boyun eğmeyi temsil eden, başkaldırma fikrinden bile yoksun olan yaşlı bir işçinin, tezgahı başında bir askerin ya da sistemin namlusundan çıkan kaza kurşunu ile can vermesidir.
Dokumacılar 'daki sivri gerçekçilik, Hauptmann'ın oyununu ilk yazdığı zamanlarda edebiyat ya da tiyatro eleştirmenlerince dayanılmaz olarak görülmüştür. Ancak, o zamana kadar gelip dayanmış büyük bir tiyatro geleneğinin giderek klişelere gömülmesi neticesinde, bu durumdan bir kaçış noktası ya da taze bir soluk olarak bahsetmek mümkündür. Endüstri Devrimi'nin insanları nasıl telef ettiğini göstermesi bakımından da ayrıca takdire şayan bir oyun olarak değerlendirmek olasıdır.
Der Sonnenaufgang/Before Daybreak (1889, Gün Doğarken)
Oyunun İthaf kısmından: "Bu oyunun ilk sahnelenmesi 20 Ekim 1899 tarihinde Lessing Tiyatrosu bünyesinde, Frei Bühne (Özgür Sahne) tarafından yapılan girişimler neticesinde gerçekleşmiştir. [...] Gelecek, dar kafalı yaklaşımları bertaraf ettiğimizde ve ortaya çıkmasında harekete geçirici öğelerinde bir saflık ve içtenlik taşıyan eserlere can verdiğimizde, söz konusu bu eserleri, kaçınılmaz bir şekilde Alman Sanatı için değerlikli bir yere oturacaktır..." Hauptmann'ın ilk göz ağrısı olan oyundur. Loth isimli, kendisini sosyalist devrimci olarak tanımlayan, orta yaşlı bir adam, topraklarında kömür bulunmuş olan Silisyalı bir aileyi ziyaret eder.. Ancak, bu ani zenginlik, ailede birtakım değişikliklere neden olur, bu değişiklikler de bozulma ya da yozlaşma şeklinde tanımlanabilecek bir dizi olaylara ve alışkanlıklara karşılık gelir. Alkolizm, kumar, ensest, zina, ya da kısacası ahlak dışı olarak nitelenebilecek her ne varsa, aileyi içeriden kemirmeye başlar. Bu kokuşma içinde tek temizlik timsali; evin küçük kızı Helene'dir. Eve yeni gelen yabancıyı bir kurtarıcı gibi görmesi ve ona aşık olması da kaçınılmaz ve doğal bir sondur. Kalıtsallığın rolünün kendi çocukları üzerinde de hüküm süreceğinden endişe duyan, pek Darwinist ve pek sosyalist Loth, kızı terk ediverir. Helene de bu olay üzerine canına kıyar.
Hauptmann bu oyununda, İbsen'in orta çağı diyebileceğimiz bir dönemde yazdığı oyunlarda ne pahasına olursa olsun sadece gerçek peşinde koşan kahraman tipinden etkilenmiş olsa gerektir. Loth, Hauptmann'ın eylemleri soyut teoriler ve prensipler ile şekillenen tek kahramanıdır dense yeridir. Helene de, bu noktada, Hauptmann karakterizasyonunda sonradan şekillenecek olan tipik bir oyun kişisine denk gelmektedir. -Gerçekten de Hauptmann'ın ileride yazdığı oyunlarının pek çoğunda naif ve akıldan çok duygu dünyasına başını yaslamış kadın kısmı görülecektir ve bunlar neredeyse erkek dünyası ve "akılcılık, bilimsellik" gibi kisvelerle denilebilir ki; zaman zaman kurban edilecektir-. Helene kişiliğinde, Hauptmann'ın diğer oyunlarındaki bir dizi kadınla benzer konumda olan ve benzer karakter özellikleri gösteren kadınların ilk modelini buluruz. Kadınlar, Hauptmann oyunlarında akıldan çok doğaya ve iç güdüye prim verdiklerinden olsa gerek, doğal etkilere de pek çabuk ve kırılganca karşılık verirler. Kısacası bir sürü sosyal meselenin işlendiği ve tartışıldığı, hayli politik denilebilecek bu oyunda, bir yandan da bir aşk türküsü tutturulmuş gider. Zaten Hauptmann, natüralizme ilişkin kendi bakış açısını yansıtan o meşhur soruya da bu oyun ile karşılık vermiştir:
"Doğal olanın aynı zamanda güzel olduğunu da gösterebilir miyim ki?". (18)
Kaynak: Hauptmann, Gerhart. Dokumacılar. Çev: Hüseyin Salihoğlu. Ankara: İmge Kitabevi, 2001.
Full textler için: The Dramatic Works of Gerhart Hauptmann, Volume I, PROJECT Gutenberg. Edited By:LUDWIG LEWISOHN "Assistant Professor in The Ohio State University"...
|